NE HALDAYIZ Bİ GÖR
NE HALDAYIZ Bİ GÖR
Hiç aklıma gelmezdi; bağımda bir tek tane üzüm tanesi bile olmayacak. Sadece benim değil, komşu bağlarda hatta Erbaa genelinde dahi olmayacak. Böyle bir şey akıllara bile gelmezken, maalesef oldu…. Her türlü hastalıklara karşı mücadelemizi yapmıştık. Bize dolu dışında hiçbir şey zarar veremezdi, hazırlıklıydık. Doluya da sigorta yaptırmıştık, ona da eyvallahımız yoktu. Ooh her şey yolundaydı. Ama; uzun yağmurlardan sonra bir sabah kalktık ki; yemyeşil bağlarımız gazel olmuş, üzüm salkımlarımız kararmış yok olmuş. Üzüldük tabii ama yapacak bir şey yok….
Şimdi üzüm mevsimi geldi, manav tezgahlarına bakarak üzüm hasretimizi gideriyoruz. Hiç alışık olmadığımız bir durum olduğundan şimdi daha çok içimi yakıyor….
Neydi bu böyle? Olay sadece üzümle, bağla sınırlı değil. Sebzeler gitti, meyveler gitti…. Hala tezgahlarda sebze meyve var. Tabii, alabiliyorsanız. Eskiden pazarlar dolar taşardı. Pazar arabaları alınanları zor taşırdı, o iş bitti…
Şimdi üreticiye soruyorum, durum nasıl? Bittik abi diyor. Domatesin en bol zamanı olmasına rağmen , konservenizi, salçanızı erken yapın, domatese tuta geldi (zararlı böcek), yakında domates bulamazsınız diyor… Gelir biryerlerden ama kilosu 40 mı olur, 50 mi olur bilinmez. Geleceğe dönük korkularım var. Bu, bu yıl oldu bir daha olmaz diye bir şey yok. Demek ki oluyormuş, öyleyse her zaman olabilir. Peki çaresi; maalesef çaresi yok. Olay küresel. Günlerce yağan yağmuru önleyemezsiniz. Yağmurun peşinden aniden yükselen ve bütün tarımı bitiren o yüksek sıcaklık için yapacak hiçbir şeyimiz yok. Böööyle bakacağız…
Ne yaptık ta böyle oldu?...
Bence en büyük sebep fosil yakıtlar ile dengeleri bozduk. Sebep insan….. Nesli yok olmaya doğru giden o zavallı çiftçi hala çıkış yolu arıyor da, işin en sorumlusu devlet ne yapıyor acaba. O da oturmuş taban fiyatı ayarlaması yapıyor, fındık 84 tl, buğday 9 tl falan. Kurtarıyor mu? Kurtarmıyor mu? Çok ta umurunda değil. Serbest piyasada buğday 5 tl. Kimin neyine? Erbaa yı BÜYÜK OVA yaptılar ama hala kalıcı bir ofis yok. Erbaa, Niksar Taşova nın ürünleri için Erbaa da bir silo, depo yok. Kaldı ki; Ziraat Odası Başkanı; uzun kuyruklar (kilometrelerce buğday yüklü traktör kuyruğu, Niksarlı üretici, Taşovalı üretici dahil) oluşturarak buğdayını teslim etme sırası bekleyen çiftçinin buğdayının devlet tarafından teslim alınabilmesi için gerekli yeri temin etmek amacıyla, gece gündüz uğraşıyor. Buğdayı yere boşaltmaya uygun yer yok. Bu çabaya; Kaymakamlık ve Belediye ne kadar katkı sağlıyor bilemiyorum…. Ufukta bütün bunları kökten çözecek bir ışık görünüyor ama, bu olay Arif başkanı aşar. Belediye ve Kaymakamlığın el atması gerekiyor. Erbaa ya lisanslı depoculuğun getirilebilmesi lazım. Bu; tarım için önemli bir aşama olacaktır. Çiftçi rahatlayacaktır. Ama Lisanslı depoculuk uzmanı ve kurucusu şahsın ikna edilip desteklenmesi lazım. Ben şahsen; üzerinde durulursa olacağı kanaatindeyim. Çünkü şahıs Erbaa lı ve bizde bu potansiyel var. Görüldüğü üzere sahada, meydanda sadece sivil toplum örgütü Ziraat Odası var. Başkan çırpınıp duruyor. Devlet piyasada yok…. Buradan devlete sesleniyorum; Elimizden şimdi tut. Bu son fırsat. Gel bizi bi gör ne haldayız? Bir araştırma yap, bizi ayağa kaldır. Masa başında oturarak olmuyor,sahaya gel. Beraber olalım. Biz anlatalım sen dinle,birlikte çözüm yolu bulalım. İki yabancı gibi olmayı bırakalım. Bize memuru gönderme bizzat sen gel. Oy verme dışında hiç tanışmadık, bi tanışalım.
Bu devlet bizim, bu millet bizim... Neslimiz zaten azaldı. Biz de tükenirsek, muhatap bulamayacaksın, hep birlikte aç kalırız. Yazık olur bu millete. Bir şey olmaz mı diyorsun? Aynen ben de üzüm bağlarım için aynı şeyi söylüyordum… Oldu
0 Yorum